Aromalı Yağların Yükselişi: Tereyağı ve Bitki Aromaları Büyüyor

Yağlar, mutfakta hem lezzet katmak hem de yemekleri pişirmek için yaygın olarak kullanılır ve bu yağlar çeşitli tatlarla zenginleştirilebilir. Son yıllarda, aromalı yağlara olan talep artmış ve farklı tat profilleri popülerlik kazanmıştır.
Sarımsak aromalı yağlar, mutfakta en çok tercih edilen tatlardan biridir. Hem pişirme hem de salata sosları için kullanılır. Trüf mantarı ise lüks ve gurme yemeklerde sıkça tercih edilen bir aromadır, yemeklere zengin bir tat profili ekler. Limon aromalı yağlar, yemeklere hafif ve ferahlatıcı bir asidik tat katar. Chili veya diğer acı biberlerle aromalandırılmış yağlar yemeklere baharat tadı katmak için kullanılır, hafif acıdan çok acıya kadar farklı derecelerde bulunabilir. Biberiye ve sarımsağın bir arada kullanıldığı aromalı yağlar, özellikle et ve sebze yemeklerinde yaygındır.
Yağ Pazarında Bölgesel Farklılıklar: Asya Pasifik ve Orta Doğu/Afrika'nın Büyüme Dinamikleri
Asya Pasifik Bölgesi satış değeri açısından lider
Asya Pasifik, %61'lik ortalama pay ile 2020 - 2024 arasında yağlar kategorisinde satış değeri açısından en iyi pazar olup, yeni ürün lansmanlarında da %32'lik ortalama pay ile öncülük etmektedir. Bu büyüme, ekstra sızma çeşitleri ve özellikle eski yöntemler kullanılarak hazırlanan seçenekler ve preslenmiş yer fıstığı / susam yağ çeşitleri gibi indulgent ve premium ürünler sayesinde desteklenmektedir.
Lansmanlarda en fazla büyüme gösteren bölge: Ortadoğu /Afrika Bölgesi
Asya Pasifik, Ekim 2023 - Mart 2024 tarihleri arasında yağlar için en aktif pazar olmasına rağmen, Orta Doğu / Afrika bölgesi yağ lansmanlarında, Nisan 2021 - Mart 2024 tarihleri arası %7,5 oranı ile en yüksek büyümeyi göstermektedir. Bu büyüme, özellikle zeytinyağı (%39), ayçiçeği yağı (%15), susam yağı (%8), hindistan cevizi yağı (%7) ve soya yağı (%5) gibi çeşitli yağlar ile mutfak lezzeti deneyimleri sunmaktadır.
Bu yağların antioksidanlar açısından zengin olduğu, cilt ve saç sağlığını desteklediği, stresi azalttığı ve yaşlanma karşıtı faydalar sağladığı iddia edilmektedir. Sürdürülebilirlik, şirketlerin şeffaflığa ve çevre dostu uygulamalara öncelik vermesiyle önemli bir oyuncu haline gelmektedir.
Sağlık ile ilgili konumlandırmalar yeniliği teşvik ediyor
Bölgeler genelinde; kalp sağlığı (Avrupa, Orta Doğu / Afrika), cilt sağlığı (Orta Doğu / Afrika), antioksidan (Asya Pasifik), omega-3 (Avrupa) ve trans yağ içermez (Avrupa, Amerika) gibi sağlık konumlandırmaları yeni ürün lansmanlarını yönlendirmektedir.
Omega-3 açısından zengin çoklu doymamış yağ asitleriyle zengin ürünler, kalp hastalıklarını azaltmaya yardımcı düşük kolesterol seçenekleri içeren yağlar ve vitamin / mineral takviyeli (A, D ve E vitaminleri) ürünler ön planda yer almaktadır. Ayrıca, soğuk sıkım yağlar ve antioksidanlar açısından zengin %100 saf ve doğal formülasyonlar gibi ürünler yeni ürün lansmanlarını yönlendirmektedir.
"Free From" Ürün Tercihi
Son yıllarda tüketicilerin "free from" yani belirli bileşenlerden arındırılmış ürünlere yönelik tercihleri artmıştır. Bu eğilim, sağlık bilincinin artması ve özel beslenme ihtiyaçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte güçlenmektedir.
Yağlar ve margarin kategorisinde, glütensiz (Avrupa, Latin Amerika), GDO'suz (Ortadoğu/Afrika, Kuzey Amerika) ve doğal (Kuzey Amerika) gibi iddialar içeren ürünlere olan talep yüksektir. Alerjisi olan tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayan glütensiz ürünler, hem Asya Pasifik hem de Orta Doğu / Afrika'da yeniliği sürdürmektedir. (%2) Trans yağların sağlık üzerindeki olumsuz etkilerinin bilinmesiyle birlikte, trans yağ içermeyen ürünlere olan talep artmıştır. Bu ürünler özellikle Avrupa’da yaygın olarak tercih edilmektedir.

Yenilebilir Yağlarda Tedarik Krizi: Artan Talep, Kısıtlı Arz
Yenilebilir yağlar piyasasında son dönemde çeşitli faktörlerin etkisiyle önemli tedarik sıkıntıları yaşanmaktadır. İşte bu konuda öne çıkan başlıklar:
Palm yağı ve soya fasulyesi yağı, uzun zamandır yemek pişirmede ve gıda formüllerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Palm yağı, dünya genelinde en yaygın üretilen yenilebilir yağ olup, %85'i Endonezya ve Malezya'dan gelmektedir. Bu durum, bölgesel üretim kesintilerinin küresel arz üzerinde büyük etkisi olabileceğini göstermektedir. Endonezya hükümetinin üreticilere, yerel alıcılara belirli bir miktarda yağ ayırma zorunluluğu getirmesi fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı yaratmıştır.
Soya fasulyesi ise büyük ölçüde Kuzey ve Güney Amerika'da yetiştirilmektedir. Yüksek talep dönemlerinde soya fasulyesi üretimi mısır ile rekabet etmektedir. Ancak, tarım arazilerinin sınırlı olması nedeniyle arz talebe yetişmekte zorlanmaktadır. Soya fasulyesi yağının biyoyakıt olarak kullanılması, yağın değerini artırmış ve fiyatların yükselmesine neden olmuştur.
Ukrayna ve Rusya'nın ayçiçeği yağı ihracatındaki azalma, diğer yenilebilir yağlara olan talebi artırmıştır ve tedarik sorunlarını daha da derinleştirmiştir. Ukrayna'daki savaş nedeniyle artan buğday ve mısır fiyatları, çiftçilerin soya fasulyesi yerine mısır ekmeyi tercih etmesine yol açmış ve bu durum soya fasulyesi arzını kısıtlamıştır.
Yenilebilir yağlar piyasası, biyoyakıt talebindeki artış ve bölgesel tedarik kesintileri nedeniyle ciddi arz sıkıntıları ve fiyat artışları yaşamaktadır. Temel yağların fiyatları, siyasi gelişmeler, hava koşulları ve küresel enerji politikaları tarafından etkilenmektedir. Bu durum, yenilebilir yağların tarım kompleksinde giderek daha önemli bir rol oynamasına yol açmaktadır.
Yağ Azaltmada Duyusal Deneyimi Korumak
Yağ azaltma teknolojisi, sağlıklı ve lezzetli gıdaların üretiminde büyük bir öneme sahiptir. Yağ, gıdalarda sadece lezzet ve aroma sağlamaz; aynı zamanda ürünün dokusunu, ağızda bıraktığı hissi ve genel duyusal deneyimi büyük ölçüde etkiler. Bu nedenle, yağ azaltma uygulamaları sırasında bu özelliklerin korunması çok önemlidir. Aksi takdirde, ürünlerin tüketici tarafından kabul görmesi zorlaşabilir.
Yağ azaltma sürecinde karşılaşılan zorluklar, dikkatli formülasyon ve yenilikçi çözümler gerektirir. Yağın fiziksel ve duyusal özelliklerini taklit etmek, aroma etkinliğini korumak ve ürünün tekstürünü iyileştirmek için geliştirilen stratejiler, başarılı bir yağ azaltma uygulamasının temel taşlarını oluşturur. Bu süreçte, ürünün hem sağlıklı hem de lezzetli olmasını sağlamak, bu teknolojinin en büyük hedefidir.
Yağ azaltma için iki temel uygulama yaygındır. Birincisi, fiziksel özellikleri yağa benzeyen yağ asitlerinin karbohidrat, glikozit ya da polioller ile esterifikasyonundan oluşan bileşenlerin kullanımı. İkincisi ise yağın fiziksel ve duyusal özelliklerini taklit eden protein, karbohidrat, hidrokolloid ya da bunların kombinasyonunun kullanımı.
Lezzet ve Tekstür Dengesi
Yağ azaltma işlemi sırasında kullanılan bileşenlerle, aromaların uçucu bileşenleri arasındaki etkileşimler aroma etkinliğini azaltarak, ürünün tadında kayıplara yol açabilir. Bu olumsuz durumun önüne geçmek, aroma etkinliğini artırmak ve ürünün lezzetini korumak için portföyümüzde, uçucu bileşenlerle uyumlu, yağ tadı artırıcı aroma vericilerimiz mevcuttur.
Bununla birlikte, uygun bileşen kombinasyonlarını belirlemek için her ürün kategorisine yönelik reçete ve proses desteği veriyoruz. Bu uygulamamız hem tat hem de yapı açısından optimize edilmiş ürünler elde etmeye yardımcı oluyor.
Ayrıca, yağ azaltma nedeniyle oluşabilecek tekstürel eksiklikleri telafi etmeye yönelik geliştirdiğimiz ağız sulandırıcı aromalarımız da çözümlerimiz arasındadır. Ağız sulandırıcı aromalar, ürünün lezzet profilini iyileştirip tüketici deneyimini artırmaktadır.
Aromsa olarak; Ar-Ge merkezimizde bulunan uygulama laboratuvarlarımız ve uzman kadromuz ile iş ortaklarımıza katma değerli çözümler sunuyor; pazardaki beklentileri, ihtiyaç ve talepleri inceleyip onları tüketicilerinin kalbinde ve zihninde vazgeçilmez kılacak eşsiz ürünler yaratmak için çalışıyoruz.